WhatsApp kadar başınıza taş düşsün, emi. Ben de bunu icat edeni seveyim. Bana bakın, ben laubaliliği hiç sevmem ne kadar yakın olursam olayım istisnasız her daim herkes ile bir sınırım vardır lakin bu WhatsApp haddini aşıyor. Beni olmam gerekenin dışına çıkartmaya çalışıyor, sınırlarımı zorluyor. Ne lan bu grup grup üstüne. Sıkılmadınız mı her gün grup kurup kurup daha sonra dağılmaktan? Ne meraklıymışsınız arkadaş. Kimsenin sesi de susmuyor.
Ulan sabah uyanıyorum Bismillah işe varmadan karşımda Ahmet’in gece sabaha karşı attığı mesaj. “Karnım ağrıdı, totom bozuldu, midem sancıdı, canım sıkıldı.” vesaire vesaire vesaire.. (Sabah beynime giden ilk mesaj bu, düşünün.) Gündüz işyerinde, akşam özel bir işin var içinde, gece uyayacaksın yok rahat yok, bitmeksizin akan info. Boş konuşan mı ararsın, dandirikten resim atan mı, özlü söz gönderen mi. Bitmiyor arkadaş, yok kurtuluş yok. Millet çıldırmış kendini WhatsApp üzerinden mastürbe ediyor. Akan mesajiları okumaktan işleyemez hale geldik, ulan. Haa, bir de atan attığı direktifin mi artık bilginin mi dersiniz hemen icabına bakılmasını istiyor. Metazori makinası mübarek. Tüfek gibi ateş ediyor her an her yerde.
Beklenti çok yüksek: O check işareti hemen maviye dönecek. Sen o mesaja ya bakacak ya bakacaksın ve anında cevap yazacaksın. Yazmadın varsayalım oldu ya bir işin var keneftesin misal veya iki elin kanda. Olmaz! Böyle bir hakkın, hukukun yok! Elin mahkum orada bulunup o mesaja cevap yazacaksın. Bela bela, anladınız mı bakın bu WhatsApp başa bela.
Sonra hafta sonları Cumartesi, Pazar kalkıp gözünü ovalamadan WhatsApp’ına muhakkak bir göz atacaksın. Neden mi? Son görülme diye bir şey var kazma kardeşim. Son bir kez baktığını görecek WhatsApp ahalin erkenden. Diyelim kişi unuttu veya işi var. Sabahta ilk iş WhatsApp’ına bakamadı. Allaaaahhhh yandı gülüm keten helva. Bu sefer stalker kardeş telefonun karşı tarafında endişeli muhakkak arayacak: “Bak ne diyecem, sabahtan beri bu WhatsApp’ına girmemiş. Ne oldu ki acaba? Başına bir şey mi geldi? Ayy, kötü bir şey olmasın, korkuyorum? Acaba bir kaza filan mı geçirdi?” “Haaa, öldü, öldü. Cenaze namazı kılınıyor.” Bu nasıl işkencedir Rabbim? Bu ezaya hangi yürek dayanır? Biz yaşarken nasıl bir belaya düşmüşüz de haberimiz yok.
Ya şu son görülmesini saklayanlara ne demeli? Ne lan bu? Bu şahsiyetlerin ayrıcalığı nereden geliyor? Yok öyle benim son görülmem gözükürken onun ki gizli kalacak. Niye gizliyor ki son görülmesini bu dangalak? Neyin peşinde? Kimden neyi saklıyor? Ne haltlar karıştırıyor? Gerekirse iletişimi kesmek gerekenlerin listesine bu dangalakları eklemek lazım. Sinsi bunlar sinsi. Saman altından su yürüten asıl bu tiplemeler. Haberiniz olsun.
Sonra çok fazla online kalanlarda sıkıntı yaratıyor arkadaş. Ne diye bu kadar online kalınıyor ki? sorunsalı baş gösteriyor:
“Kimin ile konuşuyor ki bu? Bana bak bu her online olduğunda Jale de online oluyor?”
“Yok canım, daha neler?”
“Yoksa Jale ile bu …??? Bana bak doğru söyle sence bir şey olabilir mi?”
“Yok yahu, Jale bunu napsın, iyice sapıttın sende.” Ulan hepimiz birden paranoyak olduk arkadaş.
Beni daha farklı etkiledi bu WhatsApp dostlar. Mesela ben her güne bir WhatsApp grubu kurmadan artık duramıyorum. Telefon rehberimdeki numaralar üzerinden her gün permitasyon kombinasyon hesaplaması sürekli kafamı kurcalıyor. Acaba kaç farklı grup kurabilir sonra kaç gruptan ayrılabilirimin gün içinde uzun uzun mütaalasını yapıyorum. Her gün kaç mesaj alıp, kaç mesaj attığımı excel tablosuna geçirip haftalık, aylık ve yıllık hesaplarını tutuyorum. Kimse bana benim gönderdiğimden daha fazla mesaj atamaz! Kimse benim WhatsApp’ımda senin WhatsApp’ından daha fazla grup var diyemez!! Duydunuz mu!! Diyemez!! Yakarım ulan, sizi de, WhatsApp’ınızı da, mesajlarınızı da. Yakarım!! O kadar!!
Bir yanıt yazın