Gelelim şu St. Valentine’s nam-ı diğer sevgililer gününe. Kime sorsan bir söyle bin ah işit karın ağrısı vallahi. Nedir bu çektiğimiz bu özel günlerden yahu. Herkesin setting ayarları bozuluveriyor öyle ki memleketin ruh hali vehamete yakın. Şöyle ortamları kokladığınızda nelere şahit oluyorsunuz bir bilseniz. Sevgilisi olanlar olmayanlar, metres hayatı yaşayanlar yaşayamayanlar, ayrı gayrı takılıp ilişkinin adını henüz koyamayanlar, birbirine küs ve dargın olanlar, yeni ayrılmış yas tutanlar.. Ortam kadınların muayyen günleri gibi. Sevgililer Günü’nün öncesi, sonrası, sabahı, akşamı hepsi ayrı bir dert. Yani artık resmen kadınların özel günleri gibi pre ve post Valentine sendromları mevcut.
Bir kere herkes bir beklenti içinde ama herkes. Erkeği kadını ayrım yapmıyorum herkes bir şeyler bekliyor ve ne yazık ki bekleyen bir çok kişi de beklediği ile kalıyor. Bir bakıyorsunuz hatunun biri nacizane bir buket çiçek beklerken diğeri pırlantadan bahsediyor. Biri evlenme teklifi almak istediğini söylerken bir diğeri ayrıldığı sevgilisinin dönüp kendisine yalvarmasını düşlüyor.
Diğer tarafta bir bakıyorsun sabah büyük bir heyecan ve neşe ile işe gelen hatunun, öğlene doğru sağa sola gelen hediye ve çiçekleri görünce o gülen ve ışıldayan gözleri hafiften bulutlanmış. Akşama doğru ise omuzları çökük bir köşeye oturmuş, belli bir noktaya bakıp kara kara düşünüyor ama gözlerinin feri sönmüş. En yakın arkadaşı telefonda “Dur hayatım bu kadar üzülme daha gün bitmedi bunun gecesi de var, bekle bakalım. Akşam da bir hareket olmazsa düşünürüz.” diye garibime ayar çekiyor.
Bazıları ise ellerinde çiçek buketleri milletin gözlerine sokarken bir diğeri kadın arkadaşına dert yanıyor: “Hayatım bizimkisi böyle günlere hiç inanmaz. Ben bu adamı tanıdım tanıyalı hiç kutlama yapmaz. Doğum günümü bile kutlamayın diye bizi sıkı sıkıya tembihliyor. Yok yani aslında özünde iyi bir insan ama işte herkesin bir takıntısı var onun ki de bu.” Şöyle ağzının ucuna kadar geliyor; “Hayatım özümüzde hepimiz iyi insanlarız lakin biz bu prototipe genelde ‘Mıh sıçtı’ diyoruz takıntı demek doğru olmaz.” diyeceksin hadi boşver kızcağız üzgün içinden sus diyorsun. Hani Bruno reklamlardaki bebeğin dediği gibi “Bu burun tıkanacak, arkadaş!” Bu hediye de gelecek, arkadaş! Ya gelecek ya gelecek! gibi olmazsa olmaz bir durum mevcut kadınlar cephesinde.
Şimdi gelelim erkeklereee.. Onlar işin başka bir boyutunda elbette. Örneğin biri iş yerinde yakın gördüğü bayan arkadaşına açmış çiçeksepeti.com’u “Yaaa, seç hele birini seç işte. Yaa, farketmez neye benzediği çiçek çiçektir.” diyor. Kadıncağız da ne yapsın işin üstüne eğilip konuya fazla ihtimam gösterince “Yahu seç işte fazla düşünme maksat bitsin bu işkence” diyor.
Bir diğeri tutturmuş “Kutlamam da kutlamam.” diye. Çevredeki kadınlar “Ya bak gel yapma etme ” dedikçe.. O, “Bugünü kutlarsam alışır sonra her yıl kutlamak zorunda kalırım o yüzden yok kutlamayacağım” diyor. İnadı inat anlayacağınız.
Öbürü başka yere takılmış kalmış “Peki, o bana ne alacak? Benim bu işten kazancım ne? Neden erkeklere yükleniyor bu iş? Hep biz mi alacağız hediye?” tadında sorularla olayı kritize ediyor ve kafası ciddi ciddi bozuk anlayacağınız.
En çok güldüğüm ise akşam eve gelmeden alt komşusu çiçekçiye bir koşu girip “Abi yaa, ben daldım, saatte de çok geç oldu lakin cebimde otuz beş liram var. Eve elim boş girersem hanım beni yaşatmaz. Şöyle cebimdeki paraya göre uygun bir buket yapabilir miyiz?” diyen arkadaş elbet. Çiçekçinin cevabı geliyor ” Ya kardeşim hiç olmaz olur mu? Sen kafanı rahat tut ben şimdi sana krallara layık bir şey hazırlayacağım bak hatta vazoya bile koyabilirim.” “Abi valla büyüksün işimiz bitince söz ben vazoyu sana geri getireceğim.”
Bakın sevgili dostlar bu yukarıda anlattıklarımın hepsi gerçek inanın en ufak yalan yok. Kendimi empati yaparak erkeklerin yerine koyuyorum hal böyle olunca ara sıra onlara da hak vermiyor değilim hani. Benim de önüme saçma sapan bir metazori ile gelinse ve ille de bugün eşine çiçek veya hediye al denilse vallahi de billahi de alacağım varsa da almam. Öyle içten içe asiyimdir ben dayatmalara karşı.
O yüzden bence en güzeli siz siz olun kimseden bir şey beklemeyin. Sizi siz olduğunuz için kabul eden, her daim gözlerinizin içine bakıp size değer veren, zor gününüzde yanınızda olan ve sizi destekleyen bir insan varsa o zaten sizin en büyük hediyenizdir. Geçmiş St. Valetine’s gününüzü kutlar bir sonraki özel günde görüşmek üzere esenlikler dilerim efem.
Bir yanıt yazın